5/13/2007

Narsizmin Metamorfozlari 1

Kitabinin sonunda Bulgar filozofu Julia Kristeva bugunki bati kulturunun icinde bulunmus oldugu krize kapsamli aciklamalar yapmaktadir.(Histores d'Amour 1983). O'na gore artik batida aska dair temel ebedi yapitlar uretilemiyor. Bundan dolayi gelisen narsizmin problemleri her alanda basini alip gidiyor.

Narcissus mitolojisi klasik zamanlara aitmis gibi sanilmaktadir. Bu figur uzerindeki bati tasavvuru kaybolmus klasik insan ve onun kendi kendine olan yaklasimini ifade eder gibidir. Bu anlamda Narcissus, ilk modern antik kahraman, Tanri olmayan yaniyla sadece kendi bedenini aynada, yada suda gorunen bicimine asik olan birisi olarak bilinir.

Ozunde Narcissus icsel ruhsal alani olmayan birisidir. Kendisinde baskasina karsi ask yoktur. Ne zamanki diger insanlarinda kendisinden baska bir sey olmadiklari farkina vardiginda kendi canina kiyar.
Fakat Narcissus sadece ciceklerin acilip sacilmasi aninda ve isminin nergiz cicegine verilmesi ile anilmiyor, o Plotinus ve Augustinus'tan beri bati dusunce ve felsefesinin dayandigi icsel aciklamayi temel alan dusuncede yasiyor.
Plotinus'da hersey icsel aciklamaya dayanir. Icsel alandan fiskiran dusuncelerdir kendisi icin temel olan. Augustinus'da ise insan istek ve arzulari haris aklin kendi kendini arastirmasina dayanarak ikiye ayirir. Augustinus'da insan Allah sevgisinden dolayi kendisini de sevebilir.

Dolayisi ile bati insaninin icsel dunyasi iki tarafli bir yapi alarak sekillenen sevginin baskasina ve insanin kendi kendisini sevme olarak ifade edilir. Bu balans ayarinin yapilmasinda hiristiyanligin buyuk bir rolu oldugunu dusunmek mumkundur. Bunun yaninda anne ve babanin insanda bu ruhsal ic dunyanin olusmasindaki rolu onemli oldugu kanisindayim.


Devam edecek...

Hiç yorum yok: